1 Kasım 2014 Cumartesi

BİR FİNCAN KAHVE



"Bir fincan kahve" sözü tek başına sadece somut bir anlam taşır gibidir ama işin içine "kırk yıl hatır" girince olayı bambaşka bir boyuta taşır sanki. Dostluğu anlatır, hatrı anlatır, güzel bir sohbetin tadını anlatır.. Kırk yıl hatır çok şey anlatır kısacası.

İşte bütün bu güzelliklere vesile olan şey, o "bir fincan"ın ta kendisidir. İçine koyulan ister Yemen'den gelsin, ister Çin'den Maçin'den.. Önemli olan o küçücük kaptır, onun sunumudur.

Yaklaşık 7 aydır bu güzelliğe özenip fincan biriktiriyorum. Biraz kendim meraklıydım fincanlara, biraz da bazı arkadaşlarımdan görüp hoşlandığım için başladım.

İlk başladığımda 13 fincanım vardı sadece ve bu mutlu başlangıçtan,
22 Mayıs tarihli yazımda,  BURADA bahsetmiştim. O günden bugüne sayıları 70'i buldu. Ve ben bu durumdan elbette çok memnunum. Facebook'taki Fincanseverler grubuna üyeliğimle birlikte memnuniyetim daha da arttı, vizyonum genişledi. Bu hobinin şimdilik bana tek bir getirisi var, o da bana yetiyor: Mutluluk. İnsan başka ne ister ki?

Mevcudun birazı zaten elimde var olanlardı. Birazını dönem dönem internetten tedarik ettim. Ama en büyük kısmı, çok sağolsunlar, arkadaş - dost - akraba çevremden hediye edildi. Tabii ki hepsi "kullanılmış", bu nedenle çok değerli yani tam benim istediğim gibi. O fincanlarla kahve içerken, "acaba başka insanlar bu fincanla kahve içerken ne sohbetler ettiler? Sevinçli mi, hüzünlü mü, sıkıntılı mıydılar?" diye merak ediyorum.

Değerlileriyle, daha az değerlileriyle; güzelleriyle, daha az güzelleriyle - çirkin fincan yoktur, az işçilik vardır :)) - fincanlarımla sizi tanıştırmak için sabırsızlanıyorum. Tek tek anlatmayacağım hikayelerini ve bana nasıl geldiklerini ama hepsi çok değerli, bilmenizi isterim.. Yazıma, o fincanların tam ortasında görevini yerine getirmeye çalışan nazar boncuğumla başladım hoşgörünüze sığınarak. Dilerim keyifle okur ve izlersiniz..


 
                   


































,


































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder